31 Aralık 2012 Pazartesi

Güle güle 2012...

       Yılın son yazısını yazmamak olmaz dimi.Hem ayıp olur 2012 ye.Güle güle 2012..Benim için özel ve güzel bir yıldın.Meleğimi kucağıma aldım.Çok hareketli bir okadar yorucu,çokçok mutlu bir yıldı benim için..Umarım gelecek yıllarda tüm dünya ve insanlık için ,sonra ben ve ailem için güzel olur.
 
      Aslında giden yılların ardından üzülüyorum ben ya.Yaşlanıyoruz,dünya yaşlanıyor ,zaman eriyor,ömür bitiyor,sonumuza yaklaşıyoruz aslında..2000 yılına girişimi hatırlıyoum.Ne furyaydı ,kıyamet kopacak denirdi 2000 yılında,ne korkardım. Bak sonra taa 2012 yi gördük .Onda da Mayalar kıyamet kopacak dediydi ama yalanmış:))))
 
        Herkes güzel günler görsün,mutlu olsun inşAllah.Vicdanı olmayan insanlara,milletlere,devletlere Allah vicdan versin.Masum çocuklar ölmesin yeni dünyada,gelecek yıllarda.Korkuyorum aslında bu gidişattan.Yiğit için en çok.Çocuklarımıza nekadar güzel bir dünya bırakabileceğiz,bu düzende ilerisi hiç iç acıcı görünmüyor ya neyse.Ne diyelim Rabbim evlatlarımızı korusun..
 
      Birde bu yılın beni en çok üzen olayı var..Bir sabah gazeteyi açtım.Manşet haberde Filistinli bir baba,perişan halde savaşın tam ortasında 4 evladını yitirmiş bir baba,evlatlarından birinin cesedi kollarında...:((( Çok üzülmüştüm gerçekten..Ve benim toprağımda ölen onlarca Mehmetçik var,onlar içinde ciğerim yandı her defasında ve artık haber izlemez oldum,gazetede okumuyorum ne yalan söyleyeyim...Yeni yıllar bizlere,dünyaya umut getirsin,mutluluk getirsin..


Sevgiler..

Buda benim yeni yıl bebeğim:))

28 Aralık 2012 Cuma

Hamsi Buğulama (bebekler için)

       Küçük bir balık olduğuna bakmayın .Aslında hamsi çok faydalı balıklardan birisiymiş.Omega 3 açısından çokca zengin aynı zamanda protein deposu bir balık.Küçük çocukların zeka gelişiminde de önemli yere sahip,kalp dostu bir balık.
       Bende Yiğit için  bu öğlen hamsi aldım taze taze.Hemencecik temizledim(ki pek sevmem hamsi temizlemeyi ya oğluşun hatrına:))
       - İnce kıyılmış maydanozu  ve ince ince doğradığım soganları tencereye dizdim.
        -Üzerine hamsileri dizdim.Bu arada hamsiyi temizlerken kılçığınıda çıkarmıştım.
       -Sonra üzerine azıcık yağ gezdirdim.Çok az tuz serptim.
       -1 çay bardağı kadar su ekledim biraz limon suyuda sıktım ve 15 dk kadar ocakta kapağı kapalı bir şekilde pişirdim.
       Yiğitciğin çorbasının içine katarak yedirdim.Aslında direkt te yiyor ama boğazına yapışır gibi oluyordu.

26 Aralık 2012 Çarşamba

Yiğit'li Günler Nasıl Geçer...

          İnanılmaz keyifli bir o kadar yorucu geçer.Benim minik kelebeğim bu ara pek bir hareketli.Peşinde pervane olmazsam heran parmakları bir çekmeceye sıkışabilir,yada tutunduğu yerden güm yere düşebilir,yada evdeki çiçekleri yolabilir.Neyse çiçekleri göz önünden aldık diyelim,çekmecelere kilit taktık.Ama düşmesine çözüm biraz daha zor.Sürekli kontrol istiyor.Zaten geçen gece yataktan düşürdüm onu.Aslında Yiğit bunu bilsin istemiyordum,sölemicektim ama dayanamadım.
 
          Geceleyin emzirmek için yanıma almışım.(haberim yok).İkimizde uyuyakalmışız,üstümüz açık.Sonra bir ağlama sesi .Panikle yataktan kalktım ki Yiğit yerde boylu boyunca uzanmış uyku sersemi ağlıyor.Hemen kucağıma aldım,babası geldi kontrol ettik felan neyse bişeyi yoktu.Genel hali iyiydi 1 saat sonra uyuttuk.O kadar yorgundum ki sızmışım resmen.Yiğit 'te çok sık uyandığı için yanıma alıyordum ,tedbirsizlik işte..Neyse yatağımızı duvara yapıştırdım.Artık yanıma alırsam en azından düşmez.Ki zaten bu ara birlikte uyuyoruz yoksa hiç uyutmuyor,sık sık uyanıp ağlıyor..
 
         Öyle böyle derken yorgun uykusuz büyütüyorum Yiğit Sefa'yı.Sabah okula ona görünmeden gidiyorum.yoksa gittiğimizi görünce ağlıyor.Öğlen eve geldiğimde kapıyı açarken,anahtarın şıngırtısını duyar duymaz başlıyor nazlanmaya,mızmızlanmaya.Neyse öğleden sonra okula gitmiyorum da bol bol vakit geçiriyoruz.
 
       Oyun oynuyoruz beraber.Bu ara alkış yapmayı öğrenmiş babasından,şak şak habire el çırpıyor.
Bende Fış Fış Kayıkçıyı öğrettim ben şarkıyı sölemeye başlayınca ellerimi tutup ileri geri çekiştiriyor.Bay bay yapmaya çalışıyor 2 eliyle birden.Onun bir şeyler öğrendiğini görmek bizi çok mutlu ediyor.Bu arada bu yazıyı yazarken yanıma gelip"ınnneee" diye çekiştirmeye başladı..Eğer benim ayaklarımın dibinden ayrılmıyorsa ya acıkmıştır ya da altını kirletmiştir..Artık derdini daha iyi anlıyorum,o da belli ediyor zaten.Neyse acıkmış karnını doyurdum burdayım.Babası geldi şuan oyun oynuyorlar.
 
    
Az önce Yiğit'cik ona buharda pişirdiğim sebzeleri hüpletirken.
 
Oluşuma vip cocuk'tan Bluekey'in montunu aldım.Dün geldi kargomuz ancak şekil A daki gibi küçük geldi.İçi polar olduğundan şişkin olduğundan baya sıkı oldu ,bakmayın kolları uzun.Robot gibi kaldı minnoş içinde.Bu sene giyse yeter ama bunu 1 yaşında giyemez gibi geldi bana..18 ay aldım.24 ay kalmamıştı.montuda çok beğendim ama olmadı.Geri göndericem başka birşey alacam artık.Montunu bizzat görüp almam lazım ama burda yok öle güzel şeyler :(
 
 
 
 Bu güzel bereyide googledan aratıp bulduğum örgü pazarı adlı siteden irtibata geçtiğim taaa Kahramanmaraş taki bir bayan ördü 15 liraya.İnsan beceriksiz olunca böyle oluyor bereyi bile google a soruyorum :).Ne olurdu bende örebilseydim.He birde minik bir oyuncak yollamış bize ilk müşterisi olduğumuz için.Kendisine çok teşekkür ettik.Teknolojiyi bu yüzden seviyorum.Hiç yüzünü görmeden tanımadan insanlarla iletişim kurmak,paylaşmak hoşuma gidiyor.
 
oyuncağımız

Evet Yiğit beresini yerken.Annem o yenmiyor dedimse de dinletemedim :))
 
 
Sevgiler...
 
 
 
      

Sema'nın Mimi:)

Huzurlu Ev blogunun sahibesi Semacım otomatik mimlemiş beni.Cevaplarımı vereyim hemen.


ETİ MİM 1: Blog Listemde Görmek İstediklerim ve İstemediklerim

      Blogumda görmek istemeyeceğim şey sanırım kırıcı,kaba ,küfürlü yorumlar.Henüz öyle birşeyle karşılaşmadım ama karşılaşsam baya bozulurum.Onun dışında herkes gelsin misafirim olsun isterim.Bol bol yorum yazsın,yazışalım isterim.Hatta kısmet olursa blogger arkadaşlarımla tanışalım isterim.
 
      Sayfamı ziyaret eden herkese çok çok teşekkür ederim.Yeni üye olan her kişi beni inanılmaz mutlu ediyor hele de iki çift söz edince daha bir mutlu olup,daha çok seviyorum blog yazmayı,blog dünyasını.
 
        Çekilişler,hediyeleşmeler de çok zevkli ,Bolca görmek isterim hatta benimde çekiliş yapasım var ama biraz zamana ihtiyacım var.Henüz bana bir çekiliş çıkmadı.Çekilişi listelerinde adımı görmeyi çok istiyorum:)
 
       Fırsat buldukça herkesi okumaya çalışıyorum ,yorumlamaya çalışıyorum.Sevdim ben bu işi ya .


ETİ MİM 2: Yeni Yıl Dileklerimiz
-Çok klasik olacak ama öncelikle tüm dünyaya sağlık ve barış diliyorum.Artık haberlerde o oraya bomba attı,bu bunu katletti vs duymak istemiyorum.
-Ülkem için terör sona ersin istiyorum.Artık gencecik fidanlar ölmesin .
-Özellikle kanser hastalarına acil şifalar diliyor,bu illete kesin bir çözümün bulunmasını diliyorum.
-Evlenmek isteyip kısmet bulamayanlara hayırlı nasipler,iş arayıp bulamayanlara güzel fırsatlar,çok çalışıp sınava gireceklere bol şanslar,bebek isteyenlere minnoş bebişler,kötü,bencil,acımasız insanlara vicdan,Allah korkusu ,akıl fikir diliyorum..
-Dünyanın farklı yerlerinde yaşayan binlerce ac susuz insanlara yardım edilsin onlarda dünyanın bu nimetlerinden bolca faydalansın,onlar için güzel günler diliyorum.
-İsteyenlere çok para,çokca Aşk diliyorum:)
-Aileme ve tüm insanlığa huzur dolu bir yıl diliyorum.
-Eşim ve oğlumla güzel günler görmeyi umut ediyorum,daha nice seneler onlarla birlikte olurum inşAllah.

Bu liste uzar gider...Allah herkesin gönlüne göre versin..

Sevgiler


24 Aralık 2012 Pazartesi

"Aşkın Gözyaşları-Kimya Hatun"

            Ne zamandır elimde kitap.Bitirdim sonunda.Aşkın Gözyaşları serisini okudum böylece.Aslında birini okusanız diğerlerine pek gerek yok bence .Ben hepsini okudum,ilk Tebrizli Şems i okumuştuım.Çok beğenmiştim.Kimya Hatunda güzeldi,Sinan Yağmur bu konuda güçlü bir kaleme sahip.İlah-i Aşkı kahramanın dilinden ustaca anlatıyor.Kimya Hatun'a imrendim ,sabrına,bağlılığına ve aşkına hayran kaldım.
          Biyografik roman sevenlere,dini içeriklerden hoşlananlara ithaf eden tarzda bir eser.Şimdi kitaplığıma gidip sıradaki kitaba bakayım:)


21 Aralık 2012 Cuma

"Mimlendim"

İlk mimi sevgili Müge'den almış bulunuyorum.(bakınız:http://mugekokluatik.blogspot.com/2012/12/ayni-gunde-2-defa-mimlendim.html)
Açıkcası ilk olduğu için google amcaya sordum bu mim neyin nesidir diye:)İyi güzel bişeymiş öle dedi.Bloggerlar arasında sosyalleşmeyi ve etkileşimi artırırmış,düşünce çeşitliliği kazandırırmış..Lafı uzatmadan soruları cevaplamaya geçeyim sonrada pası başkasına atayım:)



1. Mantığın mı yoksa duyguların mı ön plandadır?

Çok duygusal biriyim,mantığımla hareket etmeye çalışsam da genellikle duygularımın esiri olurum.Dışarıda işte,alışverişte mantığım önplandadır ama insan ilişkilerinde duygusal tarafım ağır basar,aslında hep mantıkla hareket edebilsem keşke,belki daha az üzülürüm.

2.İnsanlar niye mutlu değiller?Niye gözlerinin önündeki mutlulukları görmüyor ve şükretmesini bilmiyorlar?

İnsanlar mutlu değiller çünkü manevi olarak çoğu(muz) boşluktayız.Evet paramız ,evimiz,arabamız,çocuğumuz,sağlığımız herşey var ama bizler bedenimizi giydirip süslerken ,ruhumuzu süslemeyi unutuyoruz.Hayatın koşturmacasında kendimizi unutuyoruz.Sabah kalk işe git eve gel,ye iç uyu,gez..Peki manevi olarak ne yapıyoruz.Allah için ne yapıyoruz? Bunu sorgulamak lazım dünyaya geliş amacımızı ele alıp ona göre hareket ettiğimizde,gözümüzü değil kalbimizi ve ruhumuzu doyurdğumuzda mutluluğa erebiliriz.Zaten manevi olarak doyan insa şükretmesini de bilir.

3.Çok para harcayıp keşke almasaydım ya da harcamasaydım dediğin bir şey var mı?

Hmm bi düşüneyim keşke almasaydım dediğim şeyler vardır.Genellikle mağazada beğenip eve gelince beğenmediğim,dolapta öyle bekleyen kıyafetlerim mesela.Ama onlara da okadar çok para harcamam.Sonra bir şekilde elimin altından yok ederim yoksa gördükçe canım sıkılır kendime kızarım:)


4.Haklı olduğun bir konuda hakkını savunur musun yoksa susmak adalet mi dersin?

Haklıysam susmam,kendimi savunurum .Karşımdaki hem haksız hemde ukalaysa ona haddini bildirmek için uğraşırım,gerçi genelde ukala tiplere naparsan yap had bilmiyorlar ama ..Susmak bana göre değil ,haksızlığa gelemem,ama baktım olcak gibi değil "eeehh ne halin varsa gör" derim.Bir daha öyleleriyle muhatap olmam,olursamda fırsatı bulduğum anda lafımı sokarım.
 
5.Tok gözlü müsün yoksa herşeyim olsun diyenlerden misin?
 
Yoo herşeyim olsun diyenlerden değilim ben.Tok gözlüyüm.Sağlığım olsun ,karnım doysun,kendimizi geçindirecek paramız olsun yeter.Şuan bunlara sahibim  zaten.Ayrıca güzel bir bebeğimde var ,daha ne olsun.Gerçi insan oğlu nankör hep daha fazlasını istiyoruz hayattan ama yetinmeyi bilmek gerek diye düşünüyorum.Ayrıca asla nerden geldiğini unutmamakta lazım.
Ben hayattan payımı aldım Allah olmayanlara versin.Hee olurda herşeyim bol bol olursa onu da çevremle seve seve paylaşmak isterim.
 
 
Eeee bittimi sorular iyiydi ne güzel kendi kendime konuşuyordum:)) Sevgili Müge'ye tekrar teşekkürler.Hmmm bu mimi kime paslasam kime paslasam.Listemde baya arkadaşım var ama 2 kişi seciyorum  Annesinin Masal Perisi  ve Yeni Annenin Günlüğü'nü mimliyorum..
 
Sevgiler..
 
 

19 Aralık 2012 Çarşamba

Sezeryanla doğum yapmak...

      Öyle uzaktan sanıldığı kadar kolay değil bikere onu söyleyeyim.Normal doğum yapmadım bilmiyorum ama emin olun hani şu ortalarda ben "çatır çatır doğurdum " diye gerinerek gezen,kimi zaman sezeryanla doğuran annelere "aman sende oda doğum mu diyen,hatta içten ice ezmek için fırsat kollayan insanlar varya emin olun bizde sizin kadar acı çekiyoruz,hatta uzunca bir süre.Ve ister normal ister sezeryan olsun doğum doğumdur ve her türlüsü zor ve sancılıdır...
     Sezeryan olmayı ben seçmedim.Şartlar onu gerektirdi,Yiğit'in kordonu boynuna dolanmıştı (ki bunu ameliyat masasında öğrendim.Doktorum beni iyi bildiği için panik yaparım diye söylememiş) başka nedenler vs derken hayırlısı buymuş diyip 2 gün içinde kendimi ameliyata hazırlamaya çalıştım.İnsan hiç yaşamadığı birşeyden korkuyor ama o kadar da çok değil.Şuan olurda 2.bebişim olursa ilkinden çok daha fazla korkuyorum sezeryandan..Aslında çok güzel bir ameliyat geçirdim.Sonrasında ağrım sızım oldu evet ama gerçekten zaman herşeyi unutturuyor.
     Karlı bir günün sabahında uyanıp hastaneye gidişim,ameliyat için yapılan ön hazırlıklar,ameliyat önlüğünü giyişim,o sedyeye yatışım,uzun koridorlardan geçişim ve buz gibi odada tepemdeki o lambalara yansıyan ameliyat sahnesi,arasıra kalbimin dayanamayağını hissedişim,nefesimin hızlanması,tepemdeki anestezi teknikerinin telkinleri,dilimdeki dualar,duvarda duran saate bakışım ve kaburgalarıma doğru giren soğukhava,aynı zamanda o basıncı hissedişim,ardından Yiğit'in sesi ve gözyaşı,mutluluk....Hepsi bir film şeridi gibi gözümün önünden geçiyor.Bir bebeğe sahip olmak sanıldığı kadar kolay değil aslında.
     Spinal anesteziyle ameliyat oldum.Bu kararı ameliyat masasında birden verdim.Hiçbir fikrim yoktu aslında.Ayrıca aşırı kararsız biriyimdir.Doktor ne olsun dedi Genel mi Spinal mi..Şey kem küm derken Spinal olsun diyiverdim.Peşi sıra sinek ısırığı gibi bir iğne,ayaklarımdan yukarı doğru bir sıcaklık,ardından uyuşukluk,hafif kafamın dumanlanması...bunları anımsıyorum.He birde Yiğitin dünyaya gelmesinin ardından sabırsızlıkla o masadan kalkmak istemeyi.Sürekli doktoruma" bitmedi mi " diye sorduğumu,nefes alamadığımı söylediğimi felan hatırlıyorum.Dikişler yapılırken baya gerildim,korktum sanırım.Oysa sağa sola çekiştirmeler dışında  birşey hissetmiyordum .
     Ameliyattan çıkışım,gülerek odama gidişim,eşim ve sağlık görevlilerinin eşliğinde sedyeden kendi yatağıma aktarılışım.Rabbim kimseyi yatalak etmesin..Ameliyatın ardından 4 saat sonra ayağa kalkabildim.Bir ara "yok dedim ben ömrü billah yürüyemeyeceğim galiba".Korku endişe,ayaklarımı bacaklarımı hissetmeyişim beni baya tedirgin etti..Yine hemşireler eşliğinde ayağa kalkışım,yere bakmadan yürüme çabası,düşme tehlikesi,baş dönmesi ve tüm bunların yanında pörşümüş ,içi boşaltılmış,yaralı bir karın, ortadan ikiye dölünmüş bir vucüdu taşıma, hareket ettirme gayreti...Gerçekten o ilk ayağa kalkış,hastanenin koridorlarında bir elim karnımda bir elim duvardan destek alarak yürüyüşlerim,canımın yanması,bazen acıdan,ağrıdan inleyişim..Hepsi belleğimde dün gibi duruyor.
      Ben acıya o kadar  dayanıklı değilim .Yine iyi üstesinden geldim bu işin.Saolsun eşim,kayınvalidem,akrabalarım,arkadaşlarım herkesin yardımıyla kolay atlattım o günleri.Umarım bir dahakine yine bu kadar şanslı olurum.
      Sezeryan sonrası 15 gün belki daha fazla sağ tarafıma yatamadım.Düğüm atılan taraf.Ne tek başıma yatağa uzanabildim ne de kalkabildim,ayağa doğrulup dimdik durmak baya zordu,düşünün birde bebeği emzirmek var bunların yanında.Zaten sezeryanla bebek sahiib olan anneler ilk 15 güne belki daha fazla bebeğiyle düzgün ilgilenemiyor.Çünkü anne de yaralı ve bir bebek kadar hassas oluyor,bakıma muhtaç oluyor.İlk günler çok üzülürdüm,ağlardım.Bebeğime bakamıyorum,onunla ilgilenmiyorum vs diye.Lohusalık da bir yandan tabi.
          Normal doğum yapmadım bilmiyorum,eminim o da çok zordur.Ama normal doğum yapan kişilere demem o ki ,etrafınızda sezeryanla doğum yapan annelerin canını sıkmayın.Hepsi takdir-i İlahidir.He ben normal doğuramam diyip sezeryan isteyenleri ayrı tutuyorum.O da değişik bir durum,üzerinde çokca tartışılır.Ama benim  böyle bir imkanım olsa kesinlikle şansımı denerdim.O mucize bambaşka olmalı.Son kontrolümde doktorumun normal doğum yapamayacağımı söylediğinde başımdan aşağı kaynar sular döküldü,gözlerim doldu.Neyse ki doktorum çok iyiydi de ağlamadan beni teselli etti.Kısmet ne diyelim.Ben en başından beri "hayırlısı olsun,sağlıkla bebeğimi kucağıma alayım " dedim.Şükür hiç bir sorunla karşılaşmadım.Darısı bebek bekleyen tüm annelere,anne adaylarına.
  
         Aslında ben kaç gündür uykusuzum.Güya bugün erkenden uyucaktım ama nerden esti aklıma bilmiyorum.Sanırım doğum hikayemi  anlatasım geldi :)  
Bu meleğe sahip olabilmek için insan herşeye katlanır ama değil mi.İsteyen herkese versin Rabbim,mahrum bırakmasın.Eğer acı çekilecekse varsın onu doğururken çekilsin,başka acılarını göstermesin..

Gece gece çok konuştum ben oğluşumun yanına gidiyorum.Sevgiler...

14 Aralık 2012 Cuma

Gergin,yorgun,sıradan,sıkıcı..daha ne olsun

          Uzun zaman oldu şöyle son ses açıp müziği,kafa dağıtmadığım..Şuan çok gerginim.Aslında basit sebepler.İşten geldiğimden beri Yiğit'i uyutmaya çalışıyorum,Sonuç salla babam salla ,uyumadı,...Yerde oturmuş şarj cihazını kemirmekle meşgul şuan.Pc de Ahmet Kaya çalıyor.."Nerden Bileceksiniz"..Artık Anneyimin sayfasını gezerken gördüm.Tıklayıverdim linke.İyi geldi .
  
          "Penceresiz Kaldım Anne"..her dinleyişimde gözlerim dolar,ağlarım...Biraz daha dinlersem akşama gözlerim şişecek..Bunu da dinleyeyim kalkıp işime bakayım.Ne kadar yorulsam da evde bana muhtaç bir minik var.Ama keşke birilerine yakın olsaydım.Ruhum daraldığında,yorulduğumda gidip iki lafın belini kırıp rahatlayacağım,çat kapı uğrayacağım birileri...Komşularım felan var ama herkes işinde gücünde ,zaten genelde gittiğimde kapıda kalıyorum,sürekli dışardalar,çalışan olmayınca o sohbet senin ,o gün benim geziyor insanlar...Onlara bakarak çok durağan,sıradan yaşıyorum..Aman herneyse bloguma gelip yazdımda içim rahatladı,şarkılarda iyi geldi.. herkese sevgiler..

12 Aralık 2012 Çarşamba

Yiğit Sefa Sünnet Oldu

Oğlum sünnet olalı çok oldu aslında.Ancak o vakit ben bunu kayda geçememiştim.Bu özel ve önemli olayı tarihe not düşmemek olmaz diyerekten bu akşam fırsat bulmuşken yazayım istedim.
   
Aslında doğduğundan birkaç hafta sonra yaptırmak istemiştik ama bulunduğumuz ilçede fenni sünnetçi olmadığından erteledik.Malum doktorlar anestezi ile yapıyor genellikle ve sünnetçi günde on çocuk sünnet ederken doktorlar belki ayda bir tane ancak.
 
  Geçtiğimiz yaz 24 Ağustos 2012 tarihinde tatil için Diyarbakır'a gitmişken,kayınvalidemin verdiği cesaret ve güvenle ,tüm sülalenin bebelerini daha 10 günlükken sünnet eden sünnetçiinn yolunu tuttuk.
   
 Öğlen saat 12.30da sünnetçiye vardık.Sünnetçi amca önce Yiğit'i genel bir kontrol etti.Ve bu çocuk sünnet olmak için geç bile kalmış,şimdiye kadar sıkıntı yaşamadınız mı dedi.Meğer pipisinin ucu iltihaplanmış.Sebebide banyoda,altını bezlerken pipisini geriye doğru ittirmediğimdenmiş.Haliyle mikroplar orda birikmiş.Tecrübesizliğimden  hiç aklıma gelmedi.Ne doktor ne de başka biri bana uyarıda da bulunmadı.Sünnetçinin pipiyi geriye doğru gerdirmesiyle kanaması bir oldu .
    
Neyse akabinde sünnetçi pipiye bir iğne yaptı ve 30 dk kadar uyuşmasını bekledik.Tabi Yiğit Sefa feryat figan ağladı iğne yapılırken.
    
 Okadar panik bir halim vardı ki sormayın gitsin.Bakamadım ama meleğimin ellerinden tuttum ,yanında olduğumu hissetsin istedim ..Sünnetçinin yardımcısı Yiğit'in bacaklarını sabitleyerek başucuna oturdu.Can oğlum yabancı insanlardan ve canının yanmasından ötürü öyle çok ağladı ki,anlatamam.
   
  15-20 dk sürdü sünnet işlemi ama siz diyin 1 saat ben diyim 10 saat.Neyse sona erdiğinde ikimizinde gözü yaşlı evin yolunu tuttuk.Arabaya biner binmez emzirdimki biraz sakinleşsin.Eve geldik yaklaşık 2 saat çığlık çığlığa ağladı kuzum.hiç birşekilde susturamadık.En sonunda çarşafa koyup salladık,içini çeke çeke uyudu meleğim.Devamında korkuyla sıçradığı için uykusunu babasının ayaklarında sallanarak sürdürdü.Acısından dolayaı ellerimi kolarımı nasıl sıkıyordu o minik parmaklarıyla .Kuzum birdaha hiç canın yanmasın inşAllah..
 
     
 Neyse ilk geceyi zorda olsa atlattık .Daha minik olduğu için 1 haftaya iyileşir dendi.Sık sık anestol pomad kullanmamızı söyledi sünnetçi.Bizde öyle yaptık ama nerden bilelim pipisi buna sebep yapışacak.Meğer biraz fazla sürmüşüz,ve pipiyi çokca geri ittirmediğimizden pipi yapışmış.1 hafta geçti Yiğit huzursuz,pipisi aman aman iyileşmiş görünmüyor.O dönemde Yiğitcik yüzüstü dönebiliyordu,geceleyinde o şekilde uıyuyordu.İlk birkaç gün krem sürdükten sonra gazlı bez ile üzerini kapatın dedi ama malesef bez yaraya yapışıyordu Döndüğünde canı yanmasın diye pet bir bardağı dibinden kesip pipisin üzerine koyduk,bezinide üzerine bağladık ki pipisi sağa sola değip canı yanmasın..
   
  Nerde kalmıştım 1 hafta geçti pipi iyileşmedi.Kayınvalidem felan ,yok bişeyi yok iyi iyi dedi,bikaç kişi daha aynı şekilde.Ama eşim ve ben ,yok dedik bi sorun var ,en iyisi biz bunu sünnetçiye bidaha götürelim.Dışarı çıktığımız bir  vakit sünnetçiye uğradık.Adam baktı ki pipisi yapışmış.Ve herhangi bir alet kullanmadan,pipiyi yapışan yerlerinden geriye doğru gerdirdi,biraz kanama oldu yine,Tabi Yiğit yine ağladı :((( İyi ki kimseyi dinlemeyip sünnetçiye tekrar gitmişiz.Adam" iyi ki geldiniz yoksa bu yapışıklık ilerde başınıza çok sıkıntı açardı .Bundan sonra daha dikkatli olun.Pipiyi sık sık geriye ittirin yapışmasın " dedi.Aynen dediklerini yaptık.Hergün duşa soktuk,kaynanam suyun onu daha çabuk iyileştireceğini söyledi.Sanırım işe yaradı.Şükür birdaha sorun çıkmadan yaklaşık 15 günde yaramız iyileşti.Bizde sünnet stresini,Yiğitcikde bunun acısını erkenden atlattık..Geçti gitti...
    
İlk başta daha çok küçük canı yanmasın ,sonra yaptıralım diye düşünen ben şuan iyiki erkenden yaptırmışız diyorum.Çünkü doktorlar "
 
"Sünneti iki yaşından önce veya altı yaşından sonra yaptırmalı. Çünkü 2-6 yaşları arasında yapılan sünnet çocuğu psikolojik açıdan olumsuz yönde etkileyebiliyor. Çocukta "kastrasyon fobisi" gelişebiliyor. Çocuk sünneti penisin kesilmesi gibi düşünüp, bunu da baba tarafından cezalandırılma olarak algılayabiliyor. Ailelere, eğer iki yaşına kadar yaptırmamışlarsa, altı yaşından sonra yaptırmaları "
 
 şeklinde bilgi veriyorlar.
 
İyiki yaptırdık.Büyüdüğünde herşeyin farkına vardığında,ayaklandığında gerçekten zor olacaktı.

:(((
 
 
 
Tabi nerde sünnet düğünü,nerde mevlut diyenler var duyuyorum:) En kısa zamanda mevlüdünü yapmam gerek ,işlerden fırsat bulabilirsem.Düğüne gelince.Malesef memur insan hele de eşler başka şehirlerdense parça parça oluyor.Düğün yapsak nerde yapalım,bizim orda yapsak eşimin ailesi gelemez,o tarafta yapsak ki onların öyle bir geleneği yok.Peki çalıştığımız yerde yapsak,kimimiz kimsem yok buralarda,birkaç ahbap dışında.Yani sünnet düğünü yapmadık,yapmayacağız.Ama Meleğim biraz büyüyüsün Sünnet kıyafetleriyle beraber birkaç poz verelim istiyorum ....
 
Rabbim damatlığını da göstersin inşAllah..

5 Aralık 2012 Çarşamba

9.Ay (Yiğit Sefa Büyürken)

    
      Çayımı aldım pc başına geçtim.Dışarda kar yağıyor.Yiğit Sefa uyuyor .Fırsat bu fırsat minik kelebeğe bu ay neler yaptığını anlatayım.Biraz sonra yazacaklarıma hala inanamıyorum.Ben hamile kaldım,o bebiş içimde dokuz ay büyüdü,sonra doğdu ve şuan dokuz aylık.Hayal değil gerçek,oysa daha dün gibi bebişimiz olsun mu düşüncesi,sonra hamilelik, doğum telaşı..
      
        Uuuuu 9 ay .Dile kolay ,az zaman değil .Ayrıca canım oğlum seninle geçirdiğimiz süre aslında 9 değil nerdeyse 18 ay.Çünkü bir dokuz ayda benim karnımda geçirdin.Oyyy ne güzeldi o günler ya.Sanki hiç içimde değildin,böylece hop geliverdin kucağıma..Ben durup durup özlüyorum seni.Karnımda pıt pıt edişlerini,sonra o pıtpıtların baya bildiğin okkalı tekmelere dönüşmesini,ilk doğduğun günleri,ilk gülümseyişini...
      
        Büyüyorsun,sen büyüdükçe benim özlemlerimde büyüyor.Canım oğlum bugün tam 9 aylık oldun.Bu ay senin hastalıklarla tanıştığın ay denilebilir.Arka arkaya hasta oldun.Daha dün küt küt öksürüyordun neyse ıhlamurla felan kendine geldin.Şuan herşey yolunda.Allah tüm bebişlere,evlatlara ve sonrada sana sağlıklı bir ömür versin.

  
05.12.2012 ..Cicilerimiz yeni söylemesi ayıp:))
        Son bikaç aydır heyecanla emeklemeni bekliyordum.Hatta bi ara ümidi kesmiştim.Çünkü sen yerlerde yuvarlanıp duruyordun.Taki 15 gün önceye kadar .Tam 8.5 aylık oldun ve az az emeklemeye başladın.2 adım gidip hop yere atıyordun kendini.Ama bu hafta büyük bir gelişme göstererek  tam emekleme pozisyonuna geçtin.Ama öyle şirin oldun ki anlatamam.Senin o hallerini görmek babanı ve beni inanılmaz mutlu ediyor,heyecanladırıyor.2 gündür peşim sıra benim gittiğim heryere gelebiliyorsun.Bir odadan diğerine geçmek gibi..Ayrıca birşeylere tutunup ayağa kalkma çalışmalarında devam ediyor.Kanepenin bir başından diğer başına kadar minik minik yürüyorsun.Ne cesaret bilmem ama ara sıra elini bıraktığında oluyor,o bakımdan sürekli gözümüz üstünde:)
  


        Emekleyip ,gezip dolaştıktan sonra kendi başına oturabiliyorsun.Son günlerde bana karşı aşırı bir ilgin var.Ama geçen sabah 6 da "bubbaaa" diye ağladığını ve babacık yanına gelince elini onun yanağına koyup şıp diye uykuya daldığını hatırlatırım:)



       Yürütecinle heryere ulaşıyorsun,yürütecin içindeyken koşuyorsun resmen.Artık evi düzenleme vakti geldi.Çekmeceler,düşmesi muhtemel eşyalar,mutfak dolapları karıştırılmak için seni bekleyen her nevi eşya  ortalıktan kaldırılmalı.Ara sıra mutfak dolaplarını açmaya çalışsan da henüz gücün yetmiyor.Şu ara en büyük zevkin ,ben bulaşık makinesini boşaltırken tabağa kaşığa saldırmak,ya da yemek yaparken dönüp dolaşıp ayağımdaki terliklerle oynamak,yada çöp kovasına uzanmaya çalışmak.O kadar hızlısın ki arkamı dönmemle başka bir yere gitmen bir oluyor.
    
       Üzerini değiştirmek,altını bezlemek inanılmaz yorucu oldu bilesin.Durduğun yerde durmuyorsun.Özellikle kazağını giydirirken her seferinde ağlıyorsun.Dışarı çıktığımızda babanın kucağında arabanın direksiyonunda oturmak inanılmaz keyifli olmalı ki bana gelmeyi istemiyorsun.
 
Sadece mahalleden çıkana kadar babasının kucağında haberiniz olsun.Yoksa çok tehlikeli farkındayım .

Evet artık sosyal bir bebeksin.Çocuklarla aynı ortamda olduğunda değmeyelim keyfine.Acıktığını bile unutup  onların etrafında yatrıp yuvarlanıyor,onları izliyor kendi kendine gülüyorsun.Tabi ben habire kontroldeyim,aman minik birşey yutarsın,biri sana zarar verir vs..( fotografdakiler Zeliha ablanın kızı Gökçen ve Fatma ablanın kızı Gizem,bacakları görünende canım arkdaşım Candan ın kızı Ceren) 
 

    9 aylık Yiğit neler yapıyor
  • Emekliyor
  • Kendi başına oturabiliyor
  • Yatağının kenarından tutunup ayağa kalkabiliyor
  • Sırtını biryere dayayıp ellerini bırakarak ayakta durabiliyor
  • Sakladığım bir eşyayı ,oyuncağı,eğer yerini gördüyse bulabiliyor
  • Oynadığımız oyunu hatırlıyor(Tel sarar ayşe oyununa başlar başlamaz gülmeye başlıyor:))
  • Çocuklarla bir arada olmaktan çok hoşlanıyor
  • Numaradan öksürüyor
  • Sesleri taklit edebiliyor.Bunu yapmak çok hoşuna gidiyor
  • Bizimle birlikte sofrada oturmaktan pek hoşlanıyor,yediklerimizden ister gibi davranıyor,Bizim yemeklerimizden veriyorum ,devamı gelmezse ağlıyor.
  • Hala et ve tavuk yediğinde bütün gece kıvranıyor:((
  • Henüz balık yiyebiliyoruz,sebze çorbalarına devam aynı zamanda..








1 Aralık 2012 Cumartesi

Yine Mi Diş !

     Farkettim ki son günlerde çokta olumlu,neşeli şeyler yazmıyorum.Artık ne oldu bilmiyorum  ,nazara mı geldik yoksa tesadüf mü, herşey üstüste geldi.Ben bu son belirtileri dişe yordum ama inşAllah başka bir derdi yoktur kuzumun.
   
Fotograf pek net değil ama yanağının biri çok
 fena kızarık,ayrıca dokununca ateş gibiydi.
Üzerine yatmıştır,tahriş olmuştur geçer dedik
 ama akşama dek geçmedi.

     Bebeğimin dişleri öyle hızlı çıktı ki.Şuan 8.5 aylık ve 8 tane dişi var..Üst yan dişleri çıkarırken baya zorlanmıştık.6 aydan 7. aya geçen 1 ayda çok yorulmuştuk.Uykular,yemeler vs hepsi şaşmıştı.Son 3 gündür yine hepsi yerle bir oldu.
 
     Emin değilim ama belirtilere bakılırsa  sanırım Yiğit 9.ve 10. dişlerini yani,köpek(kanin) dişlerini çıkaracak.9 ve 10 dedim çünkü dişlerini 2 şer  2 şer çıkardı hep.O kadar huysuz ki  anlatamam.Tüm bunların yanında 2 gün önce ateşi yine 39 oldu.Dolven verdik rahatlasın uysun diye ama ateşi düştü Yiğit yine uyumadı.Tüm gece kıvrandı durdu,sabahı nasıl ettik bilmiyorum.Sabah uyandık Yiğit'in sağ yanağı kıpkırmızı nar gibi,gözünün biri akıyor,burnu akıyor,hafif öksürükte var.Doktora gittik,gözle görülür bişey yok kan alalım dediler.Bizde kan almayı beceremeyen hemşirelere oğluşu teslim etmedik,kan vermeden eve geldik.Neyse ateş bidaha çıkmadı.Ama bu gece yine hiç uyumadı,en son Paranox fitil verdik,içimize sinmedi ama inanın yarım saat geçmeden kalkıyordu her seferinde.Fitille beraber biraz daha rahat uyuduk hepimiz.
 
     Meleğimin ağzına baktım ,dişeti kabarmış ama köpek dişler baya yukardalar hala.Ne kadar sürecek bu dişlerin çıkması.Uykusuzlukla başedemiyorum,gerçekten sinirlerim yıprandı,bide kalkıp işe gidiyorum.Yiğit derseniz mız mız eteğimden ayrılmıyor,yazık canı acıyor belliki..Büyükler bile diş ağrısına dayanamazken ondan güçlü olmasını beklemek haksızlık biliyorum.Çabucak çıksın şu dişler,hepimiz rahata erelim..
 
     Çocuk büyütmenin en büyük  zorluklarından biride bu uykusuz geceler olsa gerek..İnsan dinç olduğunda daha sabırlı oluyor.Ama yorgunken şahsen benim nevrim dönüyor,gözüm hiçbirşey görmüyor:( Şuan bu süreci biran önce atlatmaktan başka dileğim yok..

Yiğitte varolan belirtiler

  • Uykudan sık sık uyanma (30-40dk bir)
  • Huzursuzluk,sürekli kucak istiyor
  • 39 ü bulan ateş,
  • Burun akıntısı               (tek taraflı)
  • Yanaklarda kızarıklık  (tek taraflı)
  • Gözde sulanma             (tek taraflı)
  • Hafif öksürük
  • Eline geçen herşeyi ısırma   (Dün babasının elini ısırdı,dişlerinin izi çıktı ,çok tatlıydı ama izleri))))
  • Gece uyumuyor,gündüz deseniz hiç uyumuyor


 


    

29 Kasım 2012 Perşembe

ÇokoPrens'imde çekiliş yapıyor !

Ohh gelsin çekilişler...Çok anlamlı bir çekiliş.Hediyeler Lösev'den alınmış.Kutlarım Ege Demir'in anneciğini veeee dilerim bana çıkar.Her çekilişe sulanıyorum ama henüz bana bişey çıkmadı ...:))
Buyrun sizde katılın.

27 Kasım 2012 Salı

Kedi değil çocuk tırmaladı :(((

                Nasıl bir başlık koyacağımı bilemedim .İnanın şuan çok kötüyüm,Sinirliyim,üzgünüm..Ben meleğimi gözümden bile sakınırken,öpücüklerim yüzünden suratı tahriş oldu diye üzülürken,malesef bugün kuzumun suratını bir çocuk paramparça etti:( Kime kızsam ,kime söylensem hatanın çoğu bende ..Sonucta kaşıdaki de daha bebek..Komşuya gitmiştim sohbet vardı.Sohbetin olduğu odadan başka bir odaya geçtim Yiğit'i emzirmek için.Emmedi bizimki,zaten huysuzluk yapıp durdu tüm gün.Az otursun bi su içip geleyim diye mutfağa gittim.Gitmez olsaydım.Bir anlık gaflet nelere mal oldu :(
               Ardından Yiğit'in ağlamsıyla odaya geri döndüm..Kuzum yerde hıçkıra hıçkıra korkuyla ağlıyordu.Başka bir komşunun 2 yaşlarındaki kız çocuğu sen kaşla göz arasında gel Yiğit'in yanına çocuğu parçala..Çocuğun anneside gelmiş peşine ,bari Yiğit'i kaldır yerden dimi..kadın donmuş bakıyor..Allah'ım yüzünü kan içinde görünce kafamdan aşağı kaynar sualr döküldü..Kaptım hemen eve geldim ama Yiğit 'le beraber bende ağladım..o sustu ben hala ağlıyorum..Gözülerim şişti,başım ağrıyor..Kuzum ,çok özür dilerim.Tüm suç benim seni yalnız bırakmamalıydım ,hele ki başkasının evinde ve yaramaz bir çocuğun olduğu biryerde...Vicdanımı rahatlatmam imkansız..Tırnağın acısa içim acır annem:((
              Sonra babayı aradım hemen ağlayarak,babamız eve geldi doktora gittik..yok bişey olmaz,iz kalmaz geçer dediler ayrıca ben ağlarken" oooo dur daha bunlar ne ki,geçer sakin ol vs " deyip durdular.Kendime kızdım ,kadına kızdım..Kesinlikle kabahatın çoğu bende ama madem çocuğun böyle arsız,takip et kadın ne diye salıyorsun ortalığa ayrıca o nasıl bir tırnaktır Allah'ım 5 parmağının tırnak izi çocuğmun suratında..Otur adam gibi kes çocuğunun tırnağını:(((


     Velhasıl kelam sinir küpüyüm,üzgünüm,hemde çok...Allah daha beterinden saklasın,ya gözüne ,göz bebeğine zarar verseydi diyerek kendimi avutuyorum.Bu olay bana Büyük bir DERS olsun..Bidaha mı bidaha asla ona başka bir çocuğun dokunmasına izin vermem,gözümün önünden ayırmam...
           En zoruma gidenide kuzum o çocuk onu öyle yaralarken ,kendini koruyamaması ve savunmasızca ağlaması ...Meleğim Allah seni bize bağışlasın,bu nazar olsun birdaha hiç canın yanmasın inşAllah
:((((

25 Kasım 2012 Pazar

Moriçe'de çekiliş var !

 
Sevgili arkadşaım,meslektaşım çekiliş yapıyor.Umarım bana çıkar,ben bu konularda şansızımdır ama çıkarmı çıkar.Sizde buyrun bu güzel çekilişe katılın..
 
 

23 Kasım 2012 Cuma

İçimden Dökülenler 2- Tutamıyorum Zamanı...

           Arayı fazla açmadan geleyim ortalığı bir kolaçan edeyim dedim.Ayrıca şu son postumuzda sayfaya uğrayanları ve beni üzmesin gördükçe..Çok şükür Yiğit iyileşti.Yalnız ben ,okul ev derken baya yoruluyorum.Alel acele gelip bakıyorum,birşey yazamadan çıkıyorum.Blogger arkadaşlarımın postlarını hızlıca okuyup yorum yazamadan gitmek zorunda kalıyorum son günlerde...
           
            Değişik duygular içindeyim .Yiğit büyüyor.Son günlerde bir emekleme çabası içerisinde .Ona baktıkça anlıyorum zamanın ne kadar hızlı geçtiğini ve yetişemiyorum hayatın akış hızına.Oysa önceleri saatler ,günler,haftalar geçmek bilmezdi.Şimdilerde daha doğrusu Yiğit doğduğundan beri çok hızlı ilerliyor herşey.Zamanın bukadar hızlı geçmesi korkutuyor beni.Telaşlanıyorum.İşleri güçleri yetişerememek felan değil telaşımın sebebi.Yiğit'in büyüyor olması.Sanki göz açıp kapayana dek büyüyp kocaman bir delikanlı olacak gibi.Çok şey istiyorum bende,hem büyüsün hem bebek kalsın istiyorum.Onunla geçirdiğim anları özlüyorum..Halbuki daha 8 aylık yarın birgün 20li yaşlarına geldiğinde özleyecek ne kadar çok şeyim olacak kimbilir..Dupduru taze bir delikanlı olacak şuan kollarımda uyuyan bu güzel melek.Aman Allah'ım karmakarışık hissediyorum.
 
             Bugün babasıyla oturup onu seyrettik.Elinde şu otribebenin hortumu ,sallıyor,onunla kendince oynuyor,çığlık atıyor,herhalinden belli gayet keyif içinde.
              Durup düşündük birbirimize baktık..Nekadar masum,hiç birşeyden haberi yok,Dünyada olup bitenden,savaşlardan,felaketlerden,kötülüklerden bihaber.. Aynı zamanda  güneşten,buluttan,yağmurdan mevsimlerden ..İyi kötü ne varsa hepsinden bihaber..Sadece bize bağımlı ,bizimle mutlu olan küçücük bir can..Bazen ona baktığımda insan oğlunun ne kadar zavallı ve bir okadarda mükemmel olduğunu düşünüyorum..Mesela yürüyemiyor henüz,yerlerde sürünüyor,yardıma muhtaç,savunmasız,çaresiz...bundan kendime pay biçiyorum..Sonra bakıyorum mis gibi kokuyor,günahsız ,özenle çizilse bile bukadar güzel olamaz bir insanın yüzü,gözü eli ayağı,bu kadar uyumlu,orantılı....
           
                Bazen zaman dursun istiyorum,olduğumuz yerde bir müddet kalalım..Kimi zaman yaşadığım ana sığdıramıyorum mutluluklarımı...Vakit yetmiyor,su gibi akıp gidiyor ellerimden güzel günler,gençliğim,taze anneliğim,acemiliğim,minik meleğim..herşey zamanla birlikte akıp gidiyor,gözden kayboluyor ,yitiyor ve ben hiçbirşey yapamadan öylece izliyorum olanı biteni.Tutamıyorum zamanı...Yaşanılan o güzel anları durduramıyorum oracıkta...Farkındayım çok şey istiyorum ....
 
 
Fotoğraf çok hoşuma gitti....
              

17 Kasım 2012 Cumartesi

Yüksek Ateş,6.Hastalık ve Biz

Meleğim çok yoruldu :(
Malumunuz Yiğit bu hafta başında ateşlenmişti..Pazartesi sabahı 37.5 uyandık öğlene doğru ateş 38.5 lara çıktı derken akşamında ve gecesinde sürekli 39 dereceydi.Bütün gece uyumadı,uykusuzluktan ve ateşten yorgun düştü. Başta diş çıkarıyor herhalde,geçer dedik pek önemsemedik.İlk gün keyfi yerindeydi ilerleyen günlerde halsizleşmeye başladı.Özellikle 3 .gün artık gözleri felan çok kötüydü.yüzünün rengi atmıştı.Alnına eklem yerlerine soğuk kompresler yaparak, dönüşümlü olarak  kullandığımız ateş düşürücü(Calpol,İburamin)lerle ateşi kontrol altında tutmaya çalıştık.Ancak bir müddet sonra ateş düşürücülerde işe yaramaz oldu.48 saat geçsin  belki düşer  dedik,düşmeyince doğru hastaneye gittik.Burdaki hastanede aradığımızı bulamayınca başka bir yere gittik.Çarşamba öğlen yola çıktık.Yolda da ateşi 39 du,hatta bir ara 39 geçtiği oldu .İnsan çok korkuyor, ateş bebekler için çok tehlikeli.Neyse varır varmaz doktora göründük.Hemen bir paranox fitil verdiler ateşi düşsün diye.Kan tahlili,idrar tahlili yapıldı her şey gayet normaldi.
 
Doktor  ateşin belli bir sebebinin olmadığını ancak 6.hastalık geçiriyor olabileceğini söyledi.Panik yapmamamızı, ateş yükselince dolven vermemizi,işe yaramadığında ateşi düşüremediğimizde de fitil kullanmamızı önerdi.Birkaç gün daha ateşin süreceğini,ateş tamamen düşünce eğer döküntü oluşursa bebeğimizin rahatlayacağını,6.hastalık geçirdiğinden o zaman emin olacağımızı söyledi.Herhangi bir ilaç vs de kullanılmıyor hastalık seyrinde .
 
6.Hastalık
 
Herpesvirus tip 6’nın neden olduğu, iyi huylu, yaklaşık 3 gün süren ateşin arkasından ortaya çıkan pembe, makülopapüler döküntü ile karakterize bir çocukluk çağı hastalığıdır. Hastalık solunum yolu sekresyonları ile bulaşır. Dört yaşına kadar çocukların hemen hemen tamamı hastalığı geçirmekte ve ömür boyu bağışıklık kazanmaktadır. En sık ilk yaşın ikinci yarısında ve, İlkbahar ve sonbahar aylarında görülürmüş.."(alıntı)
 
 
Perşembe günü  öğlenden sonra ateş aniden düştü 37.5 oldu.Ve bir daha yükselmedi.Cuma günü ise Yiğit'in vücudunda kızarıklıklar oluşmaya başladı.Kafasında,kulak arkasında,gövdesinde ve sırtında küçük küçük kırmızı noktacıklar.Böylece bizimde içimiz rahatladı.Kızarıklıklar henüz geçmedi.Ama kalıcı izler bırakmadan kendiliğinden geçeceğini söyledi doktorumuz.
 
Neyse ki ateşle ilk imtihanımız bitti.Çok şükür.Yalnız Yiğit'cik bu hastalıktan sonra pek bir nazlı oldu.Sanki huyu değişti.Yemek yemesi değişti.Baya zorlanıyorum onu beslemek için.Bir tanıdık bebişlerin her hastalıktan sonra huy değiştireceğini buna hazırlıklı olmamız gerektiğini söylemişti.Sanırım haklıymış:) Neyse sağlık olsun gerisi mühim değil.
 

 

15 Kasım 2012 Perşembe

Hipp Amca bize hediye yollamış

Geçenlerde  Hipp'in sayfasına üye oldum.Formu doldurmamın karşılığı olarak Hipp bize bu ürünleri yollamış.Tanıtım amaçlı bedava ürünler.Yiğit'e gece mamasından verdim.Milupanınkiler gibi şeker ilaveli olmadığı için içim daha rahattı.Yiğit'cik beğendi.Bende beğendim.Sizede gelsin isterseniz siteye üye olmaınız yeterli 15 gün içinde felan paketi yolluyorlar.Buyrun buda adresi http://www.hipp.com.tr/

2 paket ek gıda gece-gündüz
2 paket pirinç lapası
2 paket  bitki çayı
 
 
Daha önce milupa ve hero baby dende bu tarz ürünler yollamışlardı.En çok bunları beğendim.

13 Kasım 2012 Salı

İlk Ateş Nöbetimiz:((((

       2 gündür Yiğit  ateşli.Pazartesi sabahı saat 10 gibi 37.5 ateşi vardı akşamında saat 8 gibi 39 derece oldu ateş.Acile gittik.Ateş düşürücü içirip eve yoladılar bizi.Sebebi belli değil.Neyse biraz düştü uyudu canım oğlum.Ama ilerleyen saatlerde ateş tekrar yükseldi ve gece 12den sabah 4 e kadar bir damla uyumadı,inlemekten.Döndü durdu.Yine ateş düşürücü verdik sabah  4 te uyudu 7de uyandı.Ve tekrar ateşi yükselmeye başladı.Gün içinde hep 38.5 un üstündeydi .

        Çok yorgunuz hepimiz.Ben okula gidemedim.eşim o yorgunlukla işe gitti.Bu sabah doktora götürdük ancak küçük bir ilçe ve çokta bilgisi olmayan bir doktor ..sonuc belirsiz.Kan tahlili ,idrar tahlili istedi ,verdik.Meleğim okadar çok ağladı ki kan alınırken..Doktor kan tahlilinde "kanın pıhtılaşmasını sağlayan bir madde var,değerleri 150-500 arası olması gerekir,ama bebeğinizinki 50 " demiş eşime.."Yanlış ölçülmüş olabilir bidaha kan verin" demiş..Sinir oldum anlıcanız bidaha kan vermedik.İnsan bi ilaç bişey verir,bir açıklama yapar,bu ateş nedendir hiç mi anlamadın be kadın....Şuan hala ateşi var.Biraz önce ateş düşürücü verdik uyudu.Ama sürekli inler vaziyette.Üzerini çok ince giydirdim,ateşi düştüğü anda bu defa üşüyor,Hafif öksürük başladı.Ayrıca ağız dolusu kustu bu akşam...Anlayacağınız zor günler geçiriyoruz.Ne fena birşeymiş bu ateş.İlk defa bukadar yükseldi.39 larda geziyor ateşi.İnşallah bu geceyide atlatırsak yarın başka bir ile götürcez,ateşi düşmezse...

       Neden oldu anlamadım.O kadar dikkat ediyorum ama gözümden birşey kaçırdım demekki.Bu arada 9.dişi çıkıyor ,köpek dişi deniyor,biraz sancılı olurmuş.umarım diştendir.Başka bir sorun çıkmaz.

      Allah kimseyi evladıyla sınamasın,bugün kan alınırken bende onla beraber ağlıcaktım nerdeyse,eşim şşş yaptı tuttum kendimi...Bebişlerin canı hiç yanmasın,Allah onalrı hep korusun.

   Sevgiler..


Kuzum doktora giderken ..:(

10 Kasım 2012 Cumartesi

haydi çekilişe...

Sevgili arkadşım KIZ ANNESİ  blogunun sahibesi,cici keçelerinden birini hediye etmek üzere bir çeklişi açmış.umarım bana çıkar siz yinede şansınzı deneyin:) TIKLAYIVERİN  :)))

9 Kasım 2012 Cuma

İçimden Dökülenler 1 -Anneyim Ben

Annelik kimliğim her geçen gün iyiden iyiye sarıyor beni.
Savunmasız ,minicik,pembiş pembiş buruş buruş elleri ayakları olan,incecik derisi heran incinecekmiş gibi ,narinmi narin tenli,gözleri çoğu zaman kapalı,sık sık ağlayan,derdini anlamaya çalıştığınız,kocaman dünyanın ortasına aniden gelivermiş o küçük meleğe alışmak,onu tanımak ,anlamak,iyiden iyie sahiplenmek,büsbütün olmak ,aslına bakılırsa zaman alıyor.Onunla beraber kilometrelerce yol alıyorsunuz.Uzun ve meşakkatli bir yol annelik.Yıllar geçip ardınıza baktığınızdaysa kısacık aslında.Tuhaf hisler zinciri,bitmek bilmeyen bir sevgi yumağı annelik.Heran koruyup kollama telaşıyla geçen,acaba nesi var,karnı açmı,uykusu geldi mi,canı mı yanıyor,endişelerle beraber eşsiz bir mutluluk yolu ,annelik yolu...Bu yolun çok çok başındayım.Dileğim o ki başta tüm anneler sonra kendim için,güzel,sağlıklı,uzun soluklu dupduru bir yol olsun bu yol..

Anneyim ben,umut doluyum.Küllerimden doğmuş gibiyim.Yorgun ama her daim güçlüyüm.Çünkü ben minik bir meleğin kahramanıyım.Onun eli ayağıyım .Hayata tutunduğu,bıraktığında korkuyla yeniden sarıldığı sapasağlam bir dalım.
Anneyim ben,minik bir canın yaralarını onaran bir merhemim.
Ufacık bir öpücükle,dokunuşla iyileşenim,iyileştirenim.
Sınırsız sevgiyle doluyum,bir gülüşe dünyalar benim olur.Bir damla gözyaşındaysa boğulabilirim.
Hiç olmadığım kadar becerikli,hiç olmadığım kadar enerjik,hiç olmadığım kadar sabırlıyım.
Önceliklerim yok artık.Varım yoğum bir melek.
Bana verilmiş en büyük görev,en büyük imtihan o meleğe sahip çıkmak.
Allah'ın bu mucizesini yaşatmak,koruyup kollamak  benim görevim.
Her şeyden önce anneyim ben,varlığımla can bulan bir cana canımı verebilecek fedakarlığa sahibim.
Yüreğimde herkese,herşeye yetecek kadar sevgi ve merhamet var .Şefkattır diğer adım.
Anneyim ben geleceğin sorumlusu,yarınların umut yüklü gemisiyim.
Hergün çokça şükreder,ömrümde etmediğim kadar dualar ederim.
Başlı başına bir dünyayım,herşeyim.Çünkü anneyim ben..
Allah'ım ne kadar da şanslı biriyim .Bu güzel lütfa sahip olduğum için tekrar şükrederim.


Anneyim ben,tamda annemi anladığım yerdeyim.Gözlerim doluyor bazen.Annemi düşünüyorum.Oda beni böyle korumuş,böyle sarıp sarmalamıştı değilmi.Benim için sabahlara kadar uyumamış,yediği her lokma boğazında kalmıştı çoğu zaman.Kim bilir şimdilerde de boğazında  kalıyordur her lokması.Belli etmese de özlüyordur besbelli.Annelik yolu uzun ,zor ,özlem dolu ..
Anneyim ben,annem gibi ..gözlerim dolsa da belli etmem.....



İçimden dökülenler...
Sevgiyle..

8 Kasım 2012 Perşembe

5 Kasım 2012 Pazartesi

8.Ay (Yiğit Sefa Büyürken)

       Canım oğlum aylar pek bir hızlı geçiyor.Bugüne bugün dolu dolu 8 aylık bir bebeksin.Çok çabuk büyüyorsun.Bugün sana baktığımda ilk doğduğun günler gözümde canlandı..Ne tuhaf o zamanlar seni kucağımda  tutmayı bile beceremezdim.Emzirirken ne kadar zorlanırdım .Sırtıma yastık,kucağıma yastık ,ayağımın altına tabure ,baya merasime dönüşürdü emzirme olayı.Baban seni ve beni rahat ettirmek için uğraşır durur nedense ben bir türlü rahat edemezdim.Bir yerin incinir ,canını yakarım diye tedirgin olurdum..Acemi anneydim o zamanlar.
        Her gün seninle beraber büyüyor ,yeni yeni şeyler öğreniyorum.Oyunlar oynuyoruz artık.Sen oyunlara tepki veriyor hatta bize oyun yapıyorsun kendince.Yalnızlığı hiç sevmiyorsun hemen sıkılıp mızırdanmaya başlıyorsun.Akşam baban  kapıyı çaldığında ,sen kucağımda kapıya koşuyoruz.Büyük bir heyecanla kapıya bakıyorsun,biliyorsun baba geldi.Her akşam aynı ritüeli yaşıyoruz çünkü.Kapı açılırken kafanı uzatıp babana bakıyor,sevinçle gülmeye başlıyor,kendini onun kucağına atıyorsun.Maazallah baban seni kucağına almazsa içlenip ağlıyorsun.
        Son zamanlarda Maşallah pek bir hareketlendin.Baya baya yoruyorsun beni.Yürümek istiyorsun.Elinden tutup oturtmaya çalışıyorum ama sen ayak direyip kalkmak istiyorsun..Seni çok seviyorum tatlım.Her gün daha bir şirin oluyorsun,her gün bizi şaşırtıyorsun.Bu arada bakıcıya alıştın.Ben eve gelince biraz nazlanıp  ağlıyorsun,yüzümü gözümü yalıyorsun felan:)Benim seni özlediğim gibi sende beni özlüyorsun.Birtanem anlata anlata bitiremem seni.
        Gelişimin gayet güzel gidiyor şükür.Bakalım bu ay neler yapmışsın.Güzel gözlerinden öptüm kocaman.

  • Emekleme adına henüz bir çalışma yok,keyfine düşkün,yerlerde yuvarlanıp duruyorsun.
  • Çıkardığın seslerin hadii hesabı yok,ne dediğini anlamasak ta ,sen bir şeyler anlatıyorsun belli
  • An-ne ve ba-ba dediğini sanıyoruz bazen.Genellikle ba-ba yı daha çok tekrar ediyorsun.
  • Çığlık atıyorsun sık sık.
  • Dikkat çekmek için numaradan öksürüyorsun:)
  • Ayağa kalkmaya çalışıyorsun,çok seviyorsun ayakta durmayı.
  • Babanın ve benim arkamdan ağlıyorsun.
  • Gecenin bir yarısı uyanıp gülücükler saçıyorsun(uyusan iyi edersin:))
  • Eline geçen her şeyin tadına bakmaya devam ediyorsun,elinden alındığı anda küplere biniyorsun
  • Evin en kuytu köşelerinde sıkışıp sonrasında yardım çığlıkları atıyorsun.
  • Pepee yi görünce gülmeye başlıyorsun
  • Müzik eşliğinde ileri geri sallanarak dans ediyorsun.
  • Kanepenin kenarına tutunup ayakta durabiliyorsun10 dk kadar.
  • Aşırı meraklısın bu arada .
  • Oyuncakların yerine cep telefonu,kumandayla oynamaya bayılıyorsun.
Seni odada yalnız bıraktığımda illaki bir yere sıkışıyorsun.O sehpanın altına nasıl girdin çok merak ediyorum.Böcüğüm benim.
 
Bu hallerini gördükçe ısırmak istiyorum seni haberin olsun.

Bu arabayı çok beğendim ve senin için aldım.arabanın üzerine oturunca kendini ileri doğru atıyorsun.

Minnak dişlerin sayesinde sana yaptığım leziz yemekleri ve resimde görünen ekmeği afiyetle yiyorsun.Tabi  büyük parçalar kopardığın için bazen tıkanıyorsun.

Pazar sabahı gazeteme saldırdın yine.Bak orda oyuncaklar var cicim.Gülüşün dünyalara bedel.

 Buda neyin nesi der gibi arabayı incelemeye koyulmuşsun.Meraklı böcük..

Henüz poponu kaldırıp ayağa dikilemiyorsun ama ben yardım edip kalkınca ayakta durabiliyorsun.


 

Surat ifadene bakılırsa "anne o elindekini bana ver" der gibi bi halin var.

4 Kasım 2012 Pazar

Bebeğimin Balkabaklı Yemekleri

Balkabağının bu kadar faydalı bir sebze olduğunu açıkcası bilmiyordum.Ayrıca bebekler için çok leziz,kendiliğinden tatlı bir besin.Yiğitin çok severek yedikleri arasında.





Faydaları
  • Balkabağı, bilinen en güçlü antioksidanların bir çoğunu bir arada içermektedir.
  • Turuncu renkli bu sebze Mineral bakımından da oldukça zengindir.
  • Demir, potasyum, sodyum, fosfor, kalsiyum ve Magnezyum içermektedir..
  • Çocuklarda sağlıklı kemik gelişimine katkıda bulunur.
  • Demir içermesi nedeni ile kansızlığı önler.
  • Bol miktarda lif içermektedir,bu lifler bağırsaklarda Su çekip kitle etkisiyle bağırsak hareketlerini artırırlar.Bebeklerde kabızlığa da iyi gelir.
  • Göz ve beyin sağlığı için de mükemmel bir besindir.
  • Bebekler 6 aylık olduktan sonra balkabağı tüketmeye başlayabilir
(alıntı)


Bunların yanında daha çok faydası bulunan bu besini herşeye katıp karıştırdım ve Yiğit Sefa'ya sundum.Tabikii çok sevdi..

Karışık Kuru Meyveli Balkabağı(Muhallebi)

-2 tane gün kurusu kayısı
-1 tatlı kaşığı kuru üzüm
-1 küçük dilim balkabağı
-1 tatlı kaşığı irmik

Yapılış: İrmik hariç tüm malzemelri bir tencerede bir miktar suda pişiriyoruz.Ocaktan alamaya yakın irmiği ekleyip.5 dk daha pişiriyoruz.Blenderdan geçirip bebişimize veriyoruz.Bu tarifi genelde akşam öğününü için  veriyorum .

Balkabaklı Brokoli Çorbası

-4 çiçek brokoli
1 orta boy patates
3 kibrit kutusu balkabağı
4 bardak su
1 ttalı kaşığı zeytinyağı

Yapılış: Tüm malzemeleri suda 25 dk akdar pişirdikten sonra blenderdan geçiirp.Zeytinyağı ekliyoruz..Bebişe veriyoruz.

Elmalı Balkabağı

- 3 kibrit kutusu kadar balkabağı
- 1 elma
-Tarçın

Yapılış: Balkabağı ve elmalar küp küp doğranır.
              Bu karışım buharda pişirilir.Yumuşayınca püre yapılır.İsteğe göre sulandırılabilir ve tarcın eklenir.Bebişe verilir.

Balkabağı Çorbası

-1 dilim balkabağı
1 küçük patates
2 arpacık soğan
1 tatlı kaşığı zeytinyağı
4 su bardağı su

Yapılış:Tüm malzemeleri küçük küçük doğrayp bir tencede iyice yumuşayana kadar pişirin.Blenderdan geçirip zeytinyağı ekleyin yada ezerekde verilebilir.

Balkabağı Tatlısı

-1 dilim balkabağı
-1 tatlı kaşığı irmik
-1 tatlı kaşığı üzüm pekmezi
-1 çay kaşığı tahin
-1 tatlı kaşığı ceviz

Yapılış: Ballkabağını buharda pişirin.Çatalla ezin,sıcakken bir tatlı kaşığı irmik ekleyin ,kapağını kapatın bekletin.
1 çay kaşığı tahin ve bebek alışıksa biraz ceviz ekleyebiliriz.


İrmikli Balkabağı

-4 kibrit kutusu kadar balkabağı
-1 tatlı kaşığı irmik
Yapılış: Balkabağı haşlanır.İyice ezilir.Ocaktan almaya yakın irmik eklenir.İçine ceviz veya pekmez eklenebilir.



Balkabağı tek başınada haşlanıp tüketilebilir.Miniklere afiyet olsun.Birilerine faydam dokunursa ne mutlu bana..


Sevgiler...


3 Kasım 2012 Cumartesi

Maşallah Diyelim..


        Nazara (göz değmesi) inanırım evet.Ama Yiğit doğduktan sonra nazara daha fazla inanır oldum.Elimden geldiğince kendime göre önlemler aldım.Çünkü bebeklerin,çocukların yıldızı daha düşük olduğu için nazara gelme olasılıkları daha fazla diye düşünüyorum.
          Bir ara arkadaşlar benimle dalga geçiyordu.Maşallah deme konusunda.Çünkü Yiğit daha da minikken bir arkadaşım onu severken uyarırdım."Maşallah" de diye.Kimileri bana tuhaf tuhaf baksa da kimileri bu tedirginliğime saygı duyup zamanla maşallah demeyi öğrendiler:)Aslında bende öğrendim.Güzel olan ,beğendiğim her şeye Maşallah diyorum artık.Çünkü korkuyorum ne kadar iyi niyetle de baksak kimi zaman karşımızdaki kişiye,bebeğe nazarımız değebilir.Özellikle bebekler konusunda çok daha hassasım.Bir arkadaşımın bebeğini,çocuğunu seveceksem önce Maşallah BarekAllah  derim.Kimi zamanda nazar değdiğinde yada değmesin diye çokca okunan Peygamberimiz(S.A.V) in önerdiği Felak,Nas ve Ayetel Kursi sürelerini okurum.
Mâşaallah  BarekAllah :Bu, “Allah diledi oldu; fakat Allah bunu sana lütfuyla vermiş olsun ki, sende bu mübarek olsun” anlamına gelir.





 


 
       Bu kadar dikkat etmemin sebebi de Yiğit'te  zaman zaman anlamsız huysuzluklar olurdu.Halen daha oluyor .Ne zaman kalabalığa girsek,yada birisi o gün onunla çokca  ilgilense sevse vs..akşamına bizimki çimdiklemişiz,dövmüşüz gibi ağlardı.Büyükler en çok anne babanın nazarı ve erkeklerin nazarı değer derler.Ben bile severken sürekli Maşallah diyorum ,okuyorum.İçinde nazar ayeti Ayetel Kursi buluna cevşeni sürekli Yiğitin bir yerine iliştiriyorum.Nazardan korunmak için boncuk veya içeriği bilinmeyen muskalar takmak şirke girermiş bunlara da dikkat ediyorum.
 
     Nazar değmesi illa kötü gözle bakınca değil,kimi zaman iyi niyetle severken de olabiliyor.Tabii haset duygusu ne kadar şiddetli olursa, nazarın gücü de o kadar şiddetli olurmuş haberiniz olsun.
       Çok zor olmasa gerek bunu söylemek.Zaman zaman bazıları benim bu yaptığımı,nazar olayını barttığımı düşünse de dinimizde nazar vardır.İlgili ayetler ve hadisler vardır.





·         Mâşaallah kelimesi ise insanın üzerindeki dışarıdan gelebilecek olumsuz etkileri de azaltır.
·         Mâşaallah, Allah’a hamd manasına da gelir.
·         “Nazar şeytanın oklarından bir oktur.” der Peygamber Efendimiz (sas)
·         Ey Peygamber!) O kâfirler Zikr'i (Kur’ân’ı) işittikleri zaman, (Allah'ın koruma vehimâyesi olmasaydı) hırslarından neredeyse seni bakışlarıyla kaydırıp sana nazar edeceklerdi (göz değdirecekelerdi)! Ve onlar (hevâlarına göre): Şüphesiz o, bir delidir, derler." (Kalem Sûresi: 51).
·         Nazar haktır. Beğenerek, imrenerek veya kıskanarak bakılan şeylere nazar değer. İnsana, hayvana ve hatta cansıza da nazar değer. Nazar hastalık yapar, hatta öldürür. Kadınlara ve çocuklara daha çok tesir eder.( www.dinimizislam.com)
·         Göz değmesi haktır. Deveyi kazana, insanı da kabre girdirir.”(Keşfü’l-Hafâ, 2: 76, Ebû Naim’den naklen)




Velhasıl kelam güzel olan beğendimiz herşeye övgümüzü söylerken Maşallah diyelim demeyenleri uyaralım:).Kimseye bilmeden de olsa zarar vermekten sakınalım.Akşam akşam vaaz vermiş gibi hissettim kendimi .

Sevgiler ...

Bunlarda İlginizi Çekebilir

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...